Halil Gündoğan
4.04.2025
İktidar kanadı çıkış
arıyor
Halil Gündoğan
4.04.2025
İktidar kanadı çıkış
arıyor
Halil Gündoğan
01.04.2025
Zorbalığa ve darbeye direnmek ve iktidarı talep etmek halkın meşru hakkıdır.
Siyasal mücadelenin ana yöneliminin, iktidar olma ve orada kalma mücadelesi olduğu söylenirse; bu, yanlış olmayacaktır. Siyasal partiler bu mücadelenin meşru örgütsel aparatlarıdır. Varlık nedenleri, gelecek için ön gördükleri toplumsal düzeni tarif eden programları doğrultusunda örgütlenip, oluşturdukları toplumsal rıza ile iktidarı talep edip almaktır.
Halil Gündoğan
29.03.2025
Erdoğan iktidarı 19 Mart’ta tam olarak ne
yaptı ve niye yaptı?
Toplumsal ortam, tümüyle olmasa da önemlice bir bölümünce, bir süreden beridir “binyıllık kardeşliğin yeniden tesisi edilmesi”, “iç barış”, “Kürt-Türk İttifakı”, “iç cephe tahkimi” ve “demokratik toplum inşası” söylemleriyle temkinli “iyimser beklenti” esintileri altındaydı. Ancak Erdoğan iktidarı 19 Mart’ta yaptığı siyasi hamleyle bütün bunları, ama esasen de “iç barış”, dış tehdide karşı “iç cephenin tahkimi” ve “demokratik toplum inşası” söylem ve yaklaşımlarının samimiyetini geniş toplumsal kesimler nezdinde esastan sorgulatır oldu.
Halil Gündoğan
22.03.2025
Pusulayı yitirmek
Kafa karışıklığı ve ters yöne savrulma halleri, daha çok, içte ve dışta yaşanmakta veya yakın dönemde yaşanacak olan o fırtına veya fırtına öncesi sürecin sebep olduğu veya ortaya çıkardığı ideolojik kırılma ve motivasyon yitim halleridir. Siyasal literatürümüzde bu, sağ ve sol sapma ve keza revizyonist kırılma olarak da tanımlanır.
Halil Gündoğan
19.03.2025
Öcalan’ın tarihi
yanılgılarından bir diğeri: “Ulus devletler miadını doldurmuştur”
Şu, günümüz realitesinin başat olgularından en baskınıdır: Yer küremiz, Dünyanın belli başlı kapitalist-emperyalist ulus devletlerinin kendi ulusal egemenlik ve hükümranlıklarını koruma ve daha da geliştirip pekiştirme adına, hızla 3. Paylaşım savaşına sürüklenmektedir. Böyleyken; bu genel gidişata rağmen, acaba ne olmuştu da işgalci, ilhakçı, soykırımcı ve asimilasyoncu kimliğiyle ün yapmış Türk Devleti,
Halil Gündoğan
15.03.2025
Kürt-Türk ittifakı
gerçekleşebilecek mi?
Malumunuz olduğu üzere, bir “Kürt-Türk Barışı”, “Bin Yıllık Kardeşliğin” yeniden tazelenmesi ve çok daha aktüeli, “Son Türk Devleti” için “beka sorunu” yaratan “emperyalist oyun ve tuzakları boşa çıkarmak” için öngörülen bir “Kürt-Türk İttifakı” gündemde. Daha önceki makalelerimde de vurguladığım gibi bu, iç ve dış, ama esasen de dış koşulların motivasyonuyla, doğrudan Türk Devleti tarafından gündem yapılan bir devlet projesidir. Bu projenin Öcalan tarafından memnuniyetle satın alındığı da artık bir sır değil. Yani bu proje artık tek taraflı olarak sadece devletin değil; Öcalan-Devlet
Halil Gündoğan
8.03.2025
Bunun iki temel nedeni var:
Birincisi benim ideolojik-siyasi görüşlerimden ötürüdür. Altmış beş yıllık yaşamımın denilebilir ki üçte ikilik kısmı bu devlet ve sistemiyle mücadelede geçmişti. Bu sürenin toplamda dört buçuk ayı işkenceli sorgularda, otuz yılı ise hapishanede ve yine işkence ve baskılar altında geçmişti. İki kez idam cezasıyla yargılanmış ve bu ceza ağır müebbet ceza olarak onaylanmıştı. Bunun yıl olarak karşılığı otuz altı yıldı.
Halil Gündoğan
5.03.2025
Çağrının esas
muhatabı
Öcalan, koşullar yeterince olgunlaşsın diye uzun süredir bekletilen çağrısını nihayet yaptı. Kamuoyu ile paylaşılan çağrının başlığı, bilindiği üzere; “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” idi. Ancak bu başlığa rağmen çağrı, öncelikle konunun tüm muhataplarına yapılmış bir çağrı değil. Keza, Kürt tarafının onurunu incitmeyecek ve temel konularda ulusal mağduriyetini giderecek adil bir barışın sağlanması çağrısı hiç değil. Çağrının ikinci konusu olan “demokratik toplumun” oluşturulması çağrısı da değil. Çağrı, devlet yetkililerinin her birinin ağzından düşürmediği o egemen zorbalığın sesiyle: “Ya koşulsuz silah bırakırlar ya da silahlarıyla birlikte toprağa gömülürler” tehditleri eşliğinde, tek taraflı olarak esasen PKK’ye yapılmış bir çağrıdır.
Halil Gündoğan
1.03.2025
Barış
içinde bir arada yaşayabilme garantörü olarak ulusal ve uluslararası toplumsal
sözleşmeler
Gerek yerel ve gerekse küresel, ya da gerek ulusal ve gerekse uluslararası her toplumsal birlik, barış içinde bir arada yaşama kabiliyetine ancak ki ulusal veya uluslararası sözleşmelerle ve birliğin her bir üyesinin bu sözleşmelere uymasıyla sahip olabilir. Bu gereklilik zaten sosyal pratiğin bir ihtiyacı ve dayatması olarak ortaya çıkmıştır. Çünkü ulusal ve uluslararası toplumları barış içinde bir arada tutabilmenin bir başka yolu da yoktur. İşte yerel ve küresel toplumsal sözleşmeler böylesi bir ihtiyacın ürünü olarak ortaya çıkmışlardır. Fakat toplumların yaşamı statik olmayıp dinamik olduğundan; toplumsal sözleşmeler de buna koşut olarak statik değil, dinamiktirler. Yani istikrarlı geçerliliği ve hükmü ancak ki toplumların onu bir ihtiyaç olarak var eden koşullarının değişme periyodu süresincedir.
Halil Gündoğan
26.02.2025
Yeni bir politik
strateji ihtiyacı