İktidar kanadı iki süreci de yeni anayasa atağıyla dizayn etmek istiyor

 


Halil Gündoğan

4.04.2025

 

İktidar kanadı çıkış arıyor

19 Mart darbesiyle birlikte ortaya çıkan toplumsal muhalefet direnci, iktidar kanadını hayli zorlamışa benziyor. Bunun üstesinden gelebilmek adına fiziki şiddet, aleni işkence, cinsel taciz, tutuklama, hapse atma ve akla gelebilecek daha pek çok psikolojik harp taktikleriyle toplumu terörize etme gibi, çok yönlü azgın bir devlet terörü estirilmekte. Ve eş zamanlı olarak direniş cephesini içten zayıflatma ve toplumsal ilgi odağını dağıtma hamlesi olarak, “çözüm süreci”ni hızlandırma ve yeni anayasa hazırlama kartı devreye sokulmak isteniyor. Bununla hedeflenen, öncelikli olarak DEM Partiyi muhalif toplumsal direniş hattından koparmak veya en azından, tıpkı Gezi sürecinde olduğu gibi, nötr pozisyona çekmektir. İkinci olarak da toplumun ilgi odağını dağıtarak; 19 Mart darbesiyle alevlendirdikleri toplumsal tepkiyi soğutma ve giderek de sönümlenme sürecine sokmaktır.

 

"Derin devlet” borazanı Bahçeli’den iç savaş tehdidi!


 

Halil Gündoğan

01.04.2025

 

Zorbalığa ve darbeye direnmek ve iktidarı talep etmek halkın meşru hakkıdır.


Siyasal mücadelenin ana yöneliminin, iktidar olma ve orada kalma mücadelesi olduğu söylenirse; bu, yanlış olmayacaktır. Siyasal partiler bu mücadelenin meşru örgütsel aparatlarıdır. Varlık nedenleri, gelecek için ön gördükleri toplumsal düzeni tarif eden programları doğrultusunda örgütlenip, oluşturdukları toplumsal rıza ile iktidarı talep edip almaktır. 

19 Mart Darbesi ve bu iktidarla demokratik toplum inşa beklentisi

 


Halil Gündoğan

29.03.2025

 

Erdoğan iktidarı 19 Mart’ta tam olarak ne yaptı ve niye yaptı?

Toplumsal ortam, tümüyle olmasa da önemlice bir bölümünce, bir süreden beridir “binyıllık kardeşliğin yeniden tesisi edilmesi”, “iç barış”, “Kürt-Türk İttifakı”, “iç cephe tahkimi” ve “demokratik toplum inşası” söylemleriyle temkinli “iyimser beklenti” esintileri altındaydı. Ancak Erdoğan iktidarı 19 Mart’ta yaptığı siyasi hamleyle bütün bunları, ama esasen de “iç barış”, dış tehdide karşı “iç cephenin tahkimi” ve “demokratik toplum inşası” söylem ve yaklaşımlarının samimiyetini geniş toplumsal kesimler nezdinde esastan sorgulatır oldu.

 

Sağ oportinizm, pasifizm ve “Demokratik Uzlaşı Yöntemi”

 


Halil Gündoğan

22.03.2025


 Pusulayı yitirmek

Kafa karışıklığı ve ters yöne savrulma halleri, daha çok, içte ve dışta yaşanmakta veya yakın dönemde yaşanacak olan o fırtına veya fırtına öncesi sürecin sebep olduğu veya ortaya çıkardığı ideolojik kırılma ve motivasyon yitim halleridir. Siyasal literatürümüzde bu, sağ ve sol sapma ve keza revizyonist kırılma olarak da tanımlanır.

 

Zorba Ulus Devletler Egemenlik Ayrıcalıklarını Hangi Koşullarda Paylaşabilir?

 


 

Halil Gündoğan

19.03.2025


Öcalan’ın tarihi yanılgılarından bir diğeri: “Ulus devletler miadını doldurmuştur

Şu, günümüz realitesinin başat olgularından en baskınıdır: Yer küremiz, Dünyanın belli başlı kapitalist-emperyalist ulus devletlerinin kendi ulusal egemenlik ve hükümranlıklarını koruma ve daha da geliştirip pekiştirme adına, hızla 3. Paylaşım savaşına sürüklenmektedir. Böyleyken; bu genel gidişata rağmen, acaba ne olmuştu da işgalci, ilhakçı, soykırımcı ve asimilasyoncu kimliğiyle ün yapmış Türk Devleti,
Öcalan ve hareketin önde gelen belli başlı seçkin kadrolarınca farklı değerlendirilir olmaya başlandı?

 

Sürecin seyri ve Kürt-Türk İttifakının olası sonuçları (*)

 


Halil Gündoğan

15.03.2025

 

Kürt-Türk ittifakı gerçekleşebilecek mi?

Malumunuz olduğu üzere, bir “Kürt-Türk Barışı”, “Bin Yıllık Kardeşliğin” yeniden tazelenmesi ve çok daha aktüeli, “Son Türk Devleti” için “beka sorunu” yaratan “emperyalist oyun ve tuzakları boşa çıkarmak” için öngörülen bir “Kürt-Türk İttifakı” gündemde. Daha önceki makalelerimde de vurguladığım gibi bu, iç ve dış, ama esasen de dış koşulların motivasyonuyla, doğrudan Türk Devleti tarafından gündem yapılan bir devlet projesidir. Bu projenin Öcalan tarafından memnuniyetle satın alındığı da artık bir sır değil. Yani bu proje artık tek taraflı olarak sadece devletin değil; Öcalan-Devlet
İttifakının ortak projesidir. Ancak bu çok belirleyici özelliğine rağmen bu proje henüz gerçek anlamda “Kürt-Türk İttifakının” kuruluşunu tamamlayıp, resmileştiği anlamına gelmiyor. Çünkü her ne kadar da Öcalan’ın iradesine tabi Kürt siyasal parti ve oluşumları genel bir onay vermiş görünüyorlarsa da ancak henüz son söz söylenmiş değil. Dolayısıyla da projede öngörülenler doğrultusunda somut adımların atılması, bir nevi askıda gibi. Bu bekleme aşamasında hesapta olmayan “sürpriz” gelişmeler yaşanmaz ise; projenin “güçlü ve sağlıklı doğumu” önemli oranda PKK kongresinin takınacağı tavra ve bir yönüyle de Bölge üzerinde kartları karma kudretine sahip güç odaklarından veto yememesine bağlı olacaktır.

 

Neden Türk Devleti’nin Zorunlu Askerlik Dayatmasını Reddediyorum?


 


Halil Gündoğan

8.03.2025


Bunun iki temel nedeni var:

Birincisi benim ideolojik-siyasi görüşlerimden ötürüdür. Altmış beş yıllık yaşamımın denilebilir ki üçte ikilik kısmı bu devlet ve sistemiyle mücadelede geçmişti. Bu sürenin toplamda dört buçuk ayı işkenceli sorgularda, otuz yılı ise hapishanede ve yine işkence ve baskılar altında geçmişti. İki kez idam cezasıyla yargılanmış ve bu ceza ağır müebbet ceza olarak onaylanmıştı. Bunun yıl olarak karşılığı otuz altı yıldı.

 

Öcalan’ın son çağrısı üzerine kısa bir değerlendirme

 


Halil Gündoğan

5.03.2025

 

Çağrının esas muhatabı

Öcalan, koşullar yeterince olgunlaşsın diye uzun süredir bekletilen çağrısını nihayet yaptı. Kamuoyu ile paylaşılan çağrının başlığı, bilindiği üzere; “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” idi. Ancak bu başlığa rağmen çağrı, öncelikle konunun tüm muhataplarına yapılmış bir çağrı değil. Keza, Kürt tarafının onurunu incitmeyecek ve temel konularda ulusal mağduriyetini giderecek adil bir barışın sağlanması çağrısı hiç değil. Çağrının ikinci konusu olan “demokratik toplumun” oluşturulması çağrısı da değil. Çağrı, devlet yetkililerinin her birinin ağzından düşürmediği o egemen zorbalığın sesiyle: “Ya koşulsuz silah bırakırlar ya da silahlarıyla birlikte toprağa gömülürler” tehditleri eşliğinde, tek taraflı olarak esasen PKK’ye yapılmış bir çağrıdır.

 

Emperyalist küresel sistem, kurulu hukuki nizamını yitirerek, içten çökmüştür artık.

 


 

Halil Gündoğan

1.03.2025

 

 Barış içinde bir arada yaşayabilme garantörü olarak ulusal ve uluslararası toplumsal sözleşmeler

Gerek yerel ve gerekse küresel, ya da gerek ulusal ve gerekse uluslararası her toplumsal birlik, barış içinde bir arada yaşama kabiliyetine ancak ki ulusal veya uluslararası sözleşmelerle ve birliğin her bir üyesinin bu sözleşmelere uymasıyla sahip olabilir. Bu gereklilik zaten sosyal pratiğin bir ihtiyacı ve dayatması olarak ortaya çıkmıştır. Çünkü ulusal ve uluslararası toplumları barış içinde bir arada tutabilmenin bir başka yolu da yoktur. İşte yerel ve küresel toplumsal sözleşmeler böylesi bir ihtiyacın ürünü olarak ortaya çıkmışlardır. Fakat toplumların yaşamı statik olmayıp dinamik olduğundan; toplumsal sözleşmeler de buna koşut olarak statik değil, dinamiktirler. Yani istikrarlı geçerliliği ve hükmü ancak ki toplumların onu bir ihtiyaç olarak var eden koşullarının değişme periyodu süresincedir.

 

Süren operasyonlar: İslamcı faşist iktidarın “iç cephe tahkimatı”

 


Halil Gündoğan

26.02.2025


Yeni bir politik strateji ihtiyacı


Malum olduğu üzere “Türk Devlet aklı” bir süreden beridir “iç cephenin acilen tahkimi” ve Kürt-Türk İttifakına gidilerek “iç barışın” sağlanması şeklinde formüle edilebilecek yeni bir politik strateji benimser oldu. Oysa bu sömürgeci-ilhakçı faşizan odak yıllardır, “Pençe Kilit” vb. fantastik isimli imha savaşlarıyla “ha bugün ha yarın, bu işi savaş yöntemleriyle kökünden halletmekte kararlıyız” vaatleriyle toplumu zehirlemekle meşguldü. Fakat özellikle BOP kapsamında Orta Doğu’nun yeniden dizaynında “Aksa Tufanı” Operasyonunu “ayağa gelmiş eşsiz fırsat” olarak değerlendirerek, oldukça agresif bir karşı atakla harekete geçen ABD-İsrail yayılmacılığı karşısında pozisyon alabilmek için işte böylesi bir “makas değiştirme” gereği duydu.