Metris'den Munzur'a
bir firarinin öyküsü
Kitap ön kapağı |
Evet!
Söz konusu yer Metris!
Mart 1988'de 29 devrimci, Metris'ten tereyağından kıl çeker gibi tünellerini kazıp kuş olup uçmuşlardı. ''Nanik'' yapmışlardı 12 Eylül rejimine. Beklenmeyen, ama bomba etkisi yaratan bir eylem!
Bu firarın birinci dereceden kahramanlarından Halil Gündoğan, ayrıntılı ve doğal anlatımıyla metris firarının bütün aşamalarını okurla paylaşıyor. Bununla da yetinmeyerek, bizi Munzur'a kadar götürüyor.
Kitabın her satırında azim, irade ve sabrın nelere kadir olduğunu anlayacak ve bir firarın sırrına ortak olacaksınız.
* * *
Kadın sorunu üzerine:
İki cins arasında tam hak eşitliği
ve cinslerin kendi bedenleri üzerinde tasarruf hakkı
Kitap ön kapağı |
* * *
Öcalan'ın Savunması Üzerine:
Ulusal bağımsızlık'cılıktan, 'Yeni Dünya Düzeni'ciliğine geçişin savunucu.
Kitap ön kapağı |
Kitap arka kapağı |
* * *
Öcalan’ın savunması üzerine:
Kitap ön kapağı |
kitap arka kapağı |
* * *
MKP'nin "Tarihi Muhasebesi"nde
Öznelcilik ve Dogmatizm...
Kitap ön kapağı |
Kitap arka kapağı |
* * *
Mao Zedung değerlendirmeleri üzerine
Kitap ön kapağı |
Kitap arka kapağı |
* * *
Dersim Dağlarında
Kitap ön kapağı |
Kitap arka kapağı |
5.01.1981 tarihinde başlayan ve sırasıyla 89 günü bilfiil İstanbul Gayrettepe işkence hanesinde geçen, ardından 12 Eylül askeri Faşist Diktatörlüğünün meşhur zulüm evlerinden Selimiye Kışlası, Sultanahmet Zindanı, Sağmalcılar Özel Tip ve Metris hapishanelerinde devam eden yedi yıllık esaretin ardından, zulmün simge kalelerinden Metris zindanının dibine vurduğumuz tünelle, 25 Mart 1988 tarihinde, 28 devrimci arkadaşımla birlikte, tekrar özgürlüğümüze kavuştuk.
“Metris'ten Munzur'a Bir Firarın Öyküsü” isimli kitapta, bu muazzam firarın öyküsünü sizlerle paylaşmıştım. O kitapta ayrıca bir yıllık yurt içi ve yurt dışı maceramı da özetlemiştim. Kaçak yollardan önce Yunanistan'a, oradan Almanya, Fransa ve Hollanda'ya yaptığım yolculuğu keza Fransa'ya iltica edişimi ve bir pasaport dahi aldığımı ve sonra da ‘ille de dağlarımız' deyip yine kaçak yollarla ülkeye nasıl geldiğimizi ve Munzur Dağı'na nasıl sızdığımızı anlatmıştım.
O kitapta ayrıca, gerilla yaşamımın ilk iki aylık kesitini de sizinle paylaşmıştım. Ve öykümüz, 13 yıllık aradan sonra döndüğüm köyümüzdeki eş dost, ana-baba kardeş buluşmalarıyla noktalanmıştı.
Aradan yıllar geçti ve ancak ‘öykünün dağ sürecini yazmam yönündeki istem ve telkinler hiç eksilmedi. Bilakis artarak devam etti. Ben de “İyi o halde, günah benden gitti. Siz istediniz size zulmetmemi” diyerek yazmaya karar verdim.
İsteğinize uyarak, ‘öykü'müzün 1989 sonbaharı ile 1995 sonbaharı arasında süren, altı yıllık ‘dağ süreci'ni anlatacağım. Doğrudan tanıklığını yaptığım bu 6 yıllık Partizan yaşantısının önemli tarihi kesitlerini sunacağım. Umarım yüzüme gözüme bulaştırmadan altından kalkabilirim.
* * *
"Türkiye" ve Sosyalist Devrim Gerçekliği
(MKP III.Kongre Kararları Üzerinden)
Kapak yazısı:
“İşte bütün bunlardan ötürü MKP III. Kongresi’nin “ülkenin sosyo-ekonomik yapısı artık kapitalisttir.” Demiş olması, önemli olmakla birlikte, hiç de öyle büyük bir eşiğin aşılmış olması anlamını kazanmıyor. Neden böyle diyoruz? Çünkü bu kısmi olumluluk ortaya çok daha oylumlu eklektik bir teorik yekûn çıkartmış durumda. Kendi tarihleriyle/geçmişleriyle devrimci tarzda hesaplaşmayıp bunun yerine her seferinde günü ve zevahiri kurtarmayı öncelikli tercih olarak almak, açıktır ki ileriye yürüyüşteki en büyük kösteklerden biri olmaya devam edecektir...”
“Oysa sorun bir komünist partisi için her halükârda ilkesel bir sorundur. Ve 40 yıl gibi koca bir tarihi kapsıyor olduğundan ötürü de aslında o partinin bu sürecini niteleyen bir özellik taşır. (Ki; elbette aynı şey TKP/ML için de birebir geçerlidir. Ve sorun aslında bir yönüyle de TKP/ML açısından daha katmerlidir. Çünkü hâlâ aynı güzergahta devam ediyoruz)”
* * *