Anadilde eğitim hakkı üniter devlet kıskacına hapsedilemez

 


Halil Gündoğan

24.10.2025

 

“Resmi dil”, “anadilde eğitim” ve “anadil eğitimi”

Bu sorun, özellikle de çok uluslu devletlerin öteden beri yaşaya geldiği başlıca sorunlardan biridir. Ve ama bu sorun özellikle de kendi hükümranlığını diğer ulusal toplulukların inkârı üzerinden inşa etmek isteyen üniter ulus devlet modellerinde çok daha keskin bir hal alır. Çünkü ırkçı-faşizan bir hâkim ulus şovenizmiyle, diğer ulusal toplulukların başta dilleri olmak üzere tüm temel ulusal değerlerini baskılayıp yok sayarak, zora dayalı bir asimilasyon stratejisi marifetiyle, kendine eklemlemeye çalışır. Tabii bu hem çok ağır temel insan hakları ihlali ve hem de kaçınılmaz olarak ulusal çekişme ve çatışmaların yaşanması sonucunu doğurur. Yani bu anlamda tek millet, tek dil ve katı merkeziyetçi yönetim desturuyla şekillendirilen üniter devlet, aslında hiç de istenen o iç barış, huzur ve istikrarın sağlayanı ve teminatı olamıyor. Yırtınsa da olamayacağının en yakın somut örneğini TC. Devletinin yüzyıllık pratiği zaten fazlasıyla kanıtlamıyor mu?

 

İktidarın Alevi açılım oyunu

 


Halil Gündoğan

17.10.2025

 

Alevi açılımı ihtiyacı

Öyle anlaşılıyor ki dinci-ırkçı iktidar bloğunun yeni bir “açılım” hamlesine daha ihtiyacı var. Malûm olduğu üzere ilki, esasen bölgesel gelişmelerden hareketle, bir devlet projesi olarak geliştirilen “Kürt açılımı” idi.  İkincisiyse, esasen iç siyasi dengeler üzerinden ihtiyaç duyulan, bir iktidar projesi olarak geliştirilen “Alevi açılımı”dır.

 Olgular ve yaşana gelen tarihi gerçekler merceğinde sorgulandığında, bu her iki açılımın da iç siyasette, farklı toplumsal kesimler üzerinden geliştirilecek yeni ittifaklar ile iktidara toplumsal dayanak oluşturarak ömrünü uzatma amaçlı olduğu rahatlıkla görülebilir. Yani iktidarın derdi, tıpkı önceki iktidarlarda olduğu gibi, ezilen ulusa, ezilen inanç gruplarına ve ezilen cinse karşı ta yedi ceddince uygulana gelen baskı, zulüm ve sömürüye son vererek onlara en temel demokratik haklarını tanımak değildir. Onların tek derdi hep şu olmuştur: Bu kesimleri hâkim ulus, cins ve inanç lehine baskı altında tutarak ezip sömürmek ve egemenin saltanatını sürdürebilmesinin elverişli aparatı olarak kullanmak.

 

Erdoğan’ın meşruiyet sorunu


 


Halil Gündoğan

10.10.2025

 

 Cumhurbaşkanı seçilebilme meşruiyeti

Hatırlanacağı üzere Erdoğan’ın bir meşruiyet sorunun olduğu, cumhurbaşkanı olduktan kısa bir süre sonra ortaya çıkmıştı. Sistemin mevcut hukuki normlarına göre bir kişinin cumhurbaşkanı seçilebilmesinin koşullarından biri de üniversite diplomasının olmasıydı. Nitekim önümüzdeki seçimde en güçlü rakip olarak ortaya çıkan Ekrem İmamoğlu’nu seçim dışı bırakılmasını mümkün kılmak için, onun üniversite diplomasını geçersiz sayan bir karar çıkartıldı. Ama ne hikmetse gerek devlet içi güç odakları ve gerekse etkisiz muhalefetin marifetiyle Erdoğan cumhurbaşkanı koltuğunda kalmaya devam etti. Ardından, yine mevcut hukuk normlarına göre bir kez daha aday alamayacağı kesinken; yine aynı güçler marifetiyle engel olunmadı ve bir kez daha seçildi. Yani Erdoğan sırf bu iki koşula göre bile meşru bir cumhurbaşkanı sıfatı taşımıyor.

 

Şeriat tehdidi neden aktüel bir tehdittir?

 


Halil Gündoğan

3.10.2025

 

 

Kötü ve riskli iyimserlik

Şeriat tehdidi mevzusunda bazı sol, demokrat ve laik burjuva liberal kesimlerde, verili sürecin olgularıyla buluşmayan oldukça kötü ve bir o kadar da riskli bir iyimserlik havası hüküm sürmekte. İlginçtir; bu kötü ve riskli iyimserliğe sadece şu basit birkaç başat argüman yataklık yapmakta: