TEHLİKENİN FARKINDA MIYIZ?


Halil Gündoğan

30.05.2024

 

“TÜRKİYE YÜZYILI MAARİF MODELİ” İLE HEDEFLENEN ŞEY; DEVLET ELİYLE “DİNDAR VE KİNDAR NESİL” YETİŞTİRMEK VE TEDRİCİ GEÇİŞLE, DİN ESASLI BİR REJİM İNŞA ETMEKTİR.

 

Öncelikle ve de tereddütsüzce idrakinde olunmalı ki bu konuda yapılmak istenenin tümü, ‘toplumsal mühendislik’ yöntemleriyle, zamana yayılı olarak tamamen Erdoğan’ın ‘gizli ajandasının’ şu son derece aleni ideolojik tercihlerini hayata geçirmek maksadıyla yapılmaktadır. Yani asla ‘masumane’ ve de spontane şeyler değil bunlar. Örneğin şöyle diyordu fiiliyatta kendisine İslâm halifesi misyonu yüklemiş olan Erdoğan:

DİSİPLİN ANLAYIŞIMIZA ELEŞTİREL BİR BAKIŞ – II


Halil GÜNDOĞAN

25.05.2024

 

II.Bölüm:

Laz Nihat’ın başında bulunduğu ekip, öylesine şuursuzca bir gözü kapalılıkla kontraya tabi hareket etmekteydi ki düşünün, düşman operasyonlarının sürmekte olduğu bir arazide, başta ben olmak üzere, kendilerinden yana tavır almayacaklarına kanaat getirdikleri bir grup gerillayı silahsızlandırarak, öylece araziye terk etmeyi bile göze alabildiler… 

 

Neyse ki köylülerin de yardımıyla, kısa sürede yoldaşlar gelip bizi buldu da silahsız savunmasız durumumuz uzun sürmedi. Yoldaşlarla bu koşullardaki buluşmamız, tabiatıyla, çok farklı oldu. Çok çok farklı bir duygu yoğunluğuydu yaşanan… İsyan yoldaş, bizimle buluşmaya gelen grubun en önündeydi. Koşuştururcasına bir tempoyla geliyordu. Belliydi ki çok acelesi vardı. Babasını ve diğer yoldaşları bir an önce kucaklamak ve güvene almak istiyordu.

DİSİPLİN ANLAYIŞIMIZA ELEŞTİREL BİR BAKIŞ - I

 

Halil GÜNDOĞAN

18.05.2024

 

Aslında bu konuyu yıllar önce kaleme aldığım “Dersim Dağlarında” ve “Mao Zedung Değerlendirmeleri” isimli kitaplarımda, yaşanan somut örnekler üzerinden irdeleyip, kendimce, genel yaklaşımın ne olması gerektiğini, özlü bir perspektif olarak ortaya koymuştum. Ancak ne var ki bu kitaplarda ki tüm diğer konular olduğu gibi, bu konu da ‘meşru muhatapları’ olması gereken kişi ve yapılarca; ‘üç maymun’ seçeneğiyle karşılanmaya devam ediyor.

 

Normalde ne beklenir? Mevcut görüş ve ele alışlara getirilen köklü ve esaslı eleştiriler es geçilmeyip, tam aksine ideolojik siyasi mücadele adına, canlı-geliştirici tartışmalar vesilesi yapılarak; daha doğruya ulaşmak hedeflenir.

BU KENDİ KENDİMİZİ KANDIRMACAMIZ DAHA NE ZAMANA KADAR SÜRECEK ACABA?

 

Halil GÜNDOĞAN

6 Mayıs 2024

 

1971 devrimci kopuşunun öznesi belli başlı radikal devrimci yapıların ardılı devrimci örgütlerin bugün neredeyse tamamına yakını, adeta bir nevi bir varlık yokluk sorunu yaşıyor. 

 

Alabildiğine küçülmüş ve 1980 öncesi ve belki biraz da 1990’lı yıllar sürecindeki o canlı, atak hallerinden eser kalmamış olan bu devrimci sol sosyalist ve komünist örgütler, çok ilginçtir ki bu gerçekliklerine rağmen, hâlâ o eski güçlü dönemlerindeymişlercesine, on yıllardır, kendi kendilerini ajite etmenin ötesinde herhangi bir karşılığı olmayan/olamayan sanal bir propagandayla, kendilerini farklı ve güçlüymüşler gibi sunmaya/göstermeye çalışıyorlar.


“LEGAL PARTİ SORUNU” ÜZERİNE...



Halil Gündoğan

30.04.2024

 


Legal parti sorunu, aslında hem Uluslararası Komünist Hareket ve hem de Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi açısından hiçte yeni ya da ‘bakir’ bir sorun sayılmazken; ama nedense devrimci hareketin ‘radikal sol’ olarak addedilebilecek kimi kesim ve yazarlarınca, böyleymiş gibi sunulmaya çalışılmakta.

 

Öncelikle belirtmek gerekiyor ki komünist bir parti ve devrimci bir oluşum açısından legal parti sorunu’; basbayağısından faşist, despotik/baskıcı ve de gerici burjuva demokrasisi koşullarında esasen legal, ‘barışçıl’, ‘demokratik alan faaliyeti’ kapsamının bir sorunu olarak; doğrudan devrim stratejisi, mücadele yöntem ve taktikleri kapsamında bir konudur.