İran’a yönelik operasyon desteklenmeli mi?

 


Halil Gündoğan

13.06.2025

 

 Bu operasyon farklı

13 Haziran sabaha karşı İsrail uçakları İran’ı bir kez daha vurdu. “Ne var bunda, yeni bir durum değil ki bu. Daha önceleri de defalarca kez vurmuştu. Keza İran da misilleme yaparak İsrail’i vuruyordu.” Denilebilir elbet. Ancak galiba bu kez durum tamamen farklı. Çünkü o alışıldık taciz veya karşılıklı “it dalaşı” tarzı bir saldırı boyutunu ve karakterini çok aşan bir durum söz konusu. Bu, tam teşekküllü bir savaşan, ölümcül bir ön vuruşu. BOP kapsamında çekilmek istenen operasyonun bir nevi bir işaret fişeği özelliği taşıyor. Öncelikli hedefler olarak ordunun en üst düzey komuta kademesinin ve karargahlarının, keza nükleer tesislerinin, bu alanın uzmanı en üst düzey bilim insanlarının ve balistik
füze üretim tesislerinin vs. seçilerek imha edilmesi bunun doğrudan ifadesidir.

 

Yani bu operasyon, BOP kapsamında İran’a çekilmek istenen o büyük operasyonun dolaylı değil; doğrudan bir unsurudur. Bir diğer ifadeyle, “İran parantezi” artık kapatılmak isteniyor. Öncelikle sorunun bu özgün yönünün görülmesi gerekiyor.

 

Top yekûn savaş riski

Daha önceki bir makalemde mevcut koşullarda lokal düzeylerde seyreden savaşların topyekûn bir dünya savaşına sıçrama olasılığından bahsetmiştim. Bunu en güçlü şekilde barındıran odak olarak da İran’a çekilecek bir operasyon veya Ukrayna’da NATO’nun doğrudan savaşa dahil olmasına işaret etmiştim. Bu durum maalesef ki bugün de aynıyla devam ediyor. Ukrayna da ki savaşa NATO veya Batı Avrupalı malûm emperyalist devletlerin savaşa doğrudan müdahil olması da İran’a çekilen bu operasyonun durdurulmaması ve Çin ile Rusya’nın savaşa doğrudan müdahil olması halinde de insanlığı ve doğayı yıkımla karşı karşıya getirecek o büyük felaket kaçınılmaz olacaktır. Büyük olasılıkla Çin ve Rusya İran’ı feda etmeyi günün taktiği olarak benimseyecekler gibi.

 

Olasılıklar

Ukrayna sahasında belki Trump şahsında ABD’nin, İran sahasında da belki Rusya ve Çin’in müdahalesi (müdahil olması değil) gidişatı bir süreliğine erteleyebilir. Ancak bu da çok zayıf bir olasılık.

 

Çin ve Rusya’nın savaşa doğrudan müdahil olmaması ve operasyonu durdurmak için de müdahale etmemesi halinde İran’ın akıbeti Libya, Irak ve Suriye’nin akıbeti benzeri bir akıbet olacaktır. Yani mevcut iktidar yıkılacak ve zaten yüz yıllardır zor ve baskıyla alıkonan birçok ulus kendi kaderlerini tayin etme seçeneğine kavuşacaktır.

 

Peki bu iyi bir şey midir?

Kuşkusuz ki gerici dinci molla rejiminin yıkılması ve esaret altında tutulan halkların ve keza özel olarak da kadınların bu dinci faşist rejimden kurtulması anlamında çok iyi bir şey olacaktır. Ancak bu, sadece sonuç olarak böyledir. Yani olgunun kendiliğinden yol açacağı bir sonuç olarak.

 

O halde bu operasyon desteklenmeli mi?

Hayır, bu operasyon kesinlikle desteklenemez. Yol açacağı bütün bu iyi sonuçlara rağmen bu operasyon asla desteklenemez. Neden desteklenemez? Çünkü bu operasyon, emperyalist bir proje olan Orta Doğu’nun yeniden paylaşılmasını ve İsrail ile Türkiye merkezli yeniden düzenlenmesi operasyonudur. Dolayısıyla da sırf iyi birtakım şeylere vesile olabilme olasılığından hareketle böylesi emperyalist bir projeyi desteklemenin biz sosyalist ve komünistler açısından hiçbir haklı gerekçesi olamaz. Tam aksine tüm gücümüzle, şiddetle buna karşı durur ve protesto ederiz. Bu, emperyalistlerin saldırısına uğruyor diye Molla rejimini sahiplenip savunmak anlamına da asla gelmez, gelmemelidir de. Şayet Molla rejimi altında yaşayan farklı halklara mensup olsaydık veya oradaki komünist ve sosyalistler olsaydık, böylesi bir durumda asla yurt savunması adı altında molla rejimi saflarında savaşmaz, tam aksine savaşı iç savaşa çevirir, halkların ulusal ve sosyal kurtuluş mücadelesini yürütürdük.

 

Bu operasyonda Türk Devletinin rolü

Elbette BOP esasen İsrail’in güvenliğini önceleyen bir projedir. Yani İsrail’e yakın ve uzak aktüel tehdit oluşturan tüm güç odaklarının bir şekilde tasfiyesini öngörmektedir. Ve ama Türk Devleti de bu projenin en sadık sahiplenenlerindendir. Unutmamak gerekir ki Erdoğan bu projenin eş başkanıdır da. Dolayısıyla da Türk Devleti asla İsrail karşıtı olmamıştır, değildir de. BOP’a eş başkan olması da zaten bunun en büyük teminatı değil midir? Öte yandan bu projede Türkiye’ye biçilen rol, tüm Kürtleri kendi himayesinde birleştirmektir. Yani bu, katkılarından ve hizmetlerinden ötürü Türk Devletinin ödüllendirmesidir de. Ayrıca bu operasyonla Azeri Türkleri de özgürlüklerine kavuşmuş olacaklar ki bu da Türk milliyetçilerinin ağzına çalınmış bir parmak bal olacaktır. Yani siz bakmayın Erdoğan ve Bahçeli’nin “sıra Türkiye’ye gelecek” demelerine. Bu hamasi laflar, türbinlere dönük sahte söylem ve tavırlardır.